O kadar beni sevmiyorsun ki güzelim;
Çok geliyorum üstüne, yoruyorum seni biliyorum?
İstersen bana bırak “ben sevmeyeyim artık kendimi” senin yerine.
Elbette seni…
Elbette bir gün ben de çok güzel şiirler yazacağım
Senin fotoğrafının yanına çivileyeceğim hemen
Ve dahi sonra kendimi asacağım yanınıza.
Bari gözlerini bıraksaydın içimde.
Nicel ve nitel yaralarımız
Ellerini, sırtını ve sırlarımızı
Tamam, tamam sevmiyorum kendimi.
Telefon o kadar ısrarla çalıyor ki;
“Alo, alo buyurun”,
“…..”,
“peki efendim. İki bin yıl önceden Bizanslı bir Konfüçyonist arıyor baba”,
“Şuan evde yok de”
Babamla birlikte kumbaraları kırılan çocukların şiirlerini yazacaktık.
Birden “Hangi orospu çocuğu kırdı lan bu çocukların kumbaralarını.!!” Diye bağırarak,
Duvarda asılı olan tüfeğini alıp, hükümet konağına doğru koşmaya başladı.
Ben olağanca yalnızlığımla kaldım burda.
Kurşun kalemde ben de.
Allah’ım çok mu politik olduk?
Telefon aynı ısrarla tekrar çalmaya başlıyor!
“Baba yine o Bizanslı piç arıyor galiba.”
Kız o kadar güzel ki;
Yanlışlıkla “seni seviyorum” desem
Tövbe, bismillah
Çok günah lan! Acayip haram.
En güzeli
Çokça güzeli
Ey saçlarını tararken bileğini burkan kız.
Ey güzelleri güzeli
Dişlerim dişlerine değsin miydi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder