Modern eğitim sisteminin herkesi kariyer sahibi yaptığı bu CEO’lar çağında
Seni işsiz bir uçurtma gibi seviyorum.
Huzur birahanesinde mutsuz adamlar
İlayda güzellik salonunda çirkin kadınlar.
Tıpkı sömürüldüğüm kentin kaldırımlarına benziyorsun
Sonra yüzyıl önce öldürülen bir Roma İmparatorunun yalanlarına
Belki daha sonra da evsiz şiirlerin ütüsüz gömleklerine benzersin.
Ama yine de, ölümü yok sayarsak eğer
Seni kurulması zor cümlelerle yahut
Milyon liralık banka borçlarıyla değil
Seni bakkaldan ekmek alır gibi, çok basit seviyorum.
Kimselere bulaşmayan
Ne güzel bir yalnızlık bu.
“Beni bekleme!”
Bir saniye Hünkarım,
Şebnemle konuşuyorum
Dünya benim üstüme düşünce kalabalıklaşıyorum
Düşüyorum sonra bir kuşun peşine
İlk istasyon; Bastille Hapishanesi
Monarşizme ölüm!
Gün olur, güneşe
Gece olur, karanlığa
Cumartesi olur, sana tapardım.
Dudaklarımda Allah’a inan bir sigara
Karşımda upuzun parmaklarıyla, kirpiklerini hiçbir adama öptürmemiş esmer bir kadın
Esmer kadın rujunu yiyor sonra
İsa’nın bilek acılarının ortağıyım artık
Aşk, bir kış güneşi misali bakmıyor bile yüzüme
Hatıraları çıkarttıkça fotoğraflarından
Mutluluk kadar azalıyorum
Hüzün gittikçe tiranlaşıyor
Üstümde yoksul bir ceket
Susuyorum ve kayboluyoruz durgun akan bir nehrin kıyısında
Ceketime inat, içim asla yoksul olmayacak
Üstümde bulutları olmayan kalın bir gökyüzü sonra
Monark’a ölüm
Anneme çiçek
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder