Şehrin ortasından büyük bir tiren geçiyor
Ne koşan gökyüzü
Ne sırtını denize dönmüş boyasız apartmanlar
Ne de asfaltta ölmüş at yenilmişliği
Umursayıp koşuyor peşinde
Ey her şeye herkese evet diyen sahte saygınlar
Ey orospuları toplumdan dışlayan ahlak
Ey sevgisiz büyüyen kibirli şato tanrıları
Nasıl oluyor hayret
Her otobüste ben
Geçtiğimiz her filanca durakta mızıka çalmadan uyumayan o ten renksiz kız
Kürkçü dükkanına geri dönen tilkiye sorulmalı bence zaman denen şey
"Güvercinlerle hayatı bölüşenler” adlı filmde kötü kalpli baba rolü oynayan figürana
Ey sevgilim;
Tanrılardan başka bela yok başımızda
İlk önce zürafalar gibi uç
Sonra öp beni
Ey kendi mavisi kendisine güzel olanlar
Ey daha bir kadının topuğundan bile öpmeden ilk nikahta evet diyenler
Susamış dilsizlik
Kaçmış mevsimlik
Uyumuş otel balkonları
Yakınlarda bir yerde biliyorum bir kilisenin gölgesi üşüyor
Yalnızlığın ölçü birimidir, küllükteki sigara izmaritleri
Dünyanın en ücra coğrafyasında
Bir kuş çok sevmiş
Bakmış aşkına karşılık yok
Otobüs durağı olmuş sonra
Ey kentleri birbirine yakınlaştıran yüzyıl
Ey intiharlar çağı
Kadınların bahçesine gizlice giren kokarca hükümet
Ey kamyon tekerlekleri
Uzaklara hep gece mi gidersiniz?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder